Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

1970 yılında Zonguldak’ta doğdum. Eğitimim; Kdz. Ereğli TED Koleji, Kdz. Ereğli Anadolu Lisesi Lise 2’ye kadar, sonrası İzmir Bornova Anadolu Lisesi. Üniversite; KKTC Yakın Doğu Üniversitesi İşletme, Yüksek Lisansım aynı üniversitede bölüm yine işletme. İş geçmişim; KKTC Bayrak Radyo Televizyon Kurumu, İzmir EGE TV, 1998 yılından beri de TRT’de çalışıyorum. Birçok sivil toplum kuruluşunda faaliyetlerine dışarıdan desteğim oldu ama aktif olarak görev aldım diyemem.

En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz? Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?

11 yılımın geçtiği şehre, en son bir ay önce geldim. Aslında yıllarımı verdiğim şehirden çok uzun zamanlar ayrı kalmadım. Kdz. Ereğli Anadolu Lisesi Mezunları Derneği’nin her yıl düzenli olarak organize ettiği geleneksel buluşmalar nedeniyle de birçok defa geldiğimi söyleyebilirim. Ereğli’de çok şeyin değiştiğini başta lojmanların bir bölümün yıkıldığını görmek beni üzdü. Gerçi, 1999 yılında ülke olarak yaşadığımız büyük Marmara depreminin bazı lojman binalarında hasara yol açması sebebiyle böyle bir önlem yıkımın gerçekleştiğini öğrendim. Çünkü Erdemir Lojmanları bizlerin geçmişini yaşatır ve tutar. Ve birçoklarımız Ereğli’ye geldiğinde -mesela başta ben olmak üzere- geçmişimizi arar ve yaşarız bu mekânlarda. O hanelerin yıkılması benim anılarımın da yıkılmasına sebep oldu diyebilirim. Diğer yandan, Devrek yolu üzerinde bu kadar yapılaşma yoktu. Mimari açıdan şehrin biraz şekilsiz büyümesi, şehrin dokusuyla da barışmayan o binaların yol boyunca sıralanması, kente yakışmayan bir görüntü yaratmış adeta. Efsane uyuyan güzel dağının eteklerinde yeni hastane binasının, şehrin Devrek yolu üzerinde uzak bir noktada konuşlandırılması, ilçe insanlarını biraz şehrin merkezinden kaydırmış olduğunu gözlemlediğimi de söyleyebilirim. Erdemir plajına gelmeden önce midye topladığımız onuncu kilometrenin artık tersaneler bölgesi olması beni üzen bir başka nokta. Güzel olan noktalar ise, Ereğli sahilinin, kentin şimdiki sakinlerine yeni çehresiyle, denizine daha bir barışık imkan yaratmış. Ve ayrıca, Düzce-Ereğli arasında yapılan duble yollar, tüneller, Ereğli’ye ulaşmayı daha bir kolaylaştırmış diyebilirim.

Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?

Şimdilerde kentte o var mıdır bilmiyorum ama bizim zamanımızda özelikle lojman çocukları olarak çok iç içe bir yaşam sürdürdük, çok samimi dostlukları ve arkadaşları burada kazandık. O yüzden ben bu nostaljiyi, sıcak dostlukların yaşandığı bu anlarımızı özlüyorum.

Ereğli ile ilgili hatırladığınız ya da unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

1983 yılıydı. Senelerdir, Zonguldak TED Koleji, basketbola damgasını vurmuş, Ereğli’den bir basketbol takımı bir türlü Karadeniz Bölge maçlarına çıkamaz gidemez olmuştu. İşte ilk defa bizim dönemimiz bunu yapabilecek güçteydi. Ama bu kez de iklim şartları o maça gitmemize yol vermiyordu. Ereğli-Zonguldak karayolu kardan kapanmış, maça çıkamayacağımız içinde hükmen yenilme kararı verilmesi an meselesiydi. Peki bu karlı yolları nasıl aşacak ve Zonguldak TED Koleji’nin karşısına nasıl çıkacaktık? İşte zafere giden yolun kısa hikayesi… Başta Suat Hocamız olmak üzere Erdemir’de çalışan ailelerimizin girişimleri sonucu, Ereğli’den Zonguldak’a gidecek bir yük gemisi ayarlandı ve bizler kış şartlarında, Karadeniz’in o azgın sularında dev dalgaların arasında, 6 saat süren zorlu bir yolculuk yaptık. Tabii denizin o dalgalarına alışık olmayan bütün takım arkadaşlarımızın midesi alt üst olmuş ve bu uzun yolculuğun ardından Zonguldak’a ulaşmıştık. Yük gemisinden maç noktasına ulaşmak içinse yine bindiğimiz minibüsle karla kaplı yollarda kayarak, kimi zaman da iterek maçın oynanacağı yere ulaşmıştık. Zonguldak TED Koleji oyuncuları ise çoktan sahada ısınmaya başlamış ve karşılarında bizleri görünce ise çok şaşırmışlardı, çünkü o dönem onlardan güçlüydük ve bize yenileceklerini biliyorlardı. Nitekim öyle de oldu maçtan galip ayrıldık ve il birincisi olarak Ordu’ya gittik. Ordu’da zorlu maçlar sonunda Karadeniz bölge birincisi olduk. Bölge birincisi olarak Bursa’da yine zorlu maçlar sonunda Türkiye dördüncüsü olmuştuk aslında üçüncü olabilirdik ama kura buna izin vermemişti. Basketbolda Türkiye dördüncüsü olduğumuz serüvenin öncesindeki Zonguldak’a gemiyle gitmek, zafere deniz yoluyla ulaşmak benim ve basketbol takım arkadaşlarım için unutamadığım anıdır diyebilirim.

Ereğli denildiğinde aklınıza gelen 3 şey?

Erdemir, Çilek ve lojmanlar…

İşinizin dışındakı vakitlerinizde neler yapmaktan hoşlanırsınız?

İşimin dışında, profesyonel olarak resimle uğraşıyorum. Tuvalde yeni eserler yaratmak beni mutlu ediyor.

Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?

İşim gereği çok sık seyahatlerim oluyor. O yüzden, ailemle birlikte geçirdiğim vakitler diyebilirim.

Share.

Comments are closed.

Exit mobile version