‘Baş Köşe’ bölümümüzde memleketin ilk eczanelerinden biri olan ‘Memleket Eczanesi’nin üçüncü kuşak temsilcisi Sadun Duran ile geçmişe yaptığımız kısa yolculukta, aileyi ve eczaneyi konuştuk.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1961 Ereğli doğumluyum. 2 kuşaktır eczacı olan bir ailenin 2. çocuğu olarak doğdum. Turgut Reis İlkokulu’nu bitirdim. 1972 yılında Galatasaray Lisesi’ni kazandım, Liseyi bitirdikten sonra abim o dönemde eczacılığı kazanamadığı için bana düşen 10 yaşımdan beri aslında çırak olarak çalıştığım dede yadigârı eczaneyi sürdürmek için Eczacılığı seçmek oldu. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni 1984’te bitirdim. 1986-1987 yıllarında Çanakkale Deniz Hastanesi’nde yedek subay olarak askerliğimi yaptım. Askerlikten sonra Ereğli’ye eczaneye döndüm. 1997-2000 arası çocukların sağlık sorunları nedeniyle İstanbul’da yaşamamız gerekti; ama memlekete döndükten sonra buradan hiç ayrılmadım. 2003 yılından itibaren de Memleket Eczanesi’nin mesul müdürü ve sahibi oldum. O döneme kadar babamın üzerineydi. Ben sigortalı işçiydim o zamanlar, yardımcı eczacı olarak çalıştım, uzun yıllar…
Eczane hep burada çarşı içindeki yerinde miydi?
Çok yer değiştirmişiz. Ama hepsi de Çarşı sınırları içinde.. Eczanemizin emektarı Güngör Ağabeyin anlatımına göre, ilk yerimiz şu anda var olmayan Yalı Caddesinin girişindeki sahil yolu yapılırken yıkılan binalardan birisiymiş. Bir dönem Oğuzlar İşhanı’nın yerindeki bir dükkandaymış Memleket Eczanesi. Hatta, bu noktanın İlhan Selçuk’un Yüzbaşı Selahattin’in Romanı’nda “Sabit Bey’in Eczanesinin üst katından törenleri seyrettik” olarak sözü edilir.. Oradan şimdi yıkılan Belediye binasının bulunduğu yerde, Eski Halkevinin altında bir dükkana geçmiş. Halkevinin altında 1948 yılına kadar kalmış. Ecz. Sabit dedem Kdz. Ereğli’de Demokrat Parti Kurucusu olunca CHP’ye ait olan Halkevi binasından çıkarmışlar Eczaneyi. Bunun üzerine dedem 1948 yılında Orhanlar Mahallesi Yalı Caddesi 2 numaradaki binayı almış. Şu an köşedeki Garanti Bankası’nın bulunduğu yer, bizim eczanenin en uzun süre, 60 seneyi aşkın durduğu noktaydı. 2009’da Duran İşhanı satılıp yıkılınca oradan çıktık, Orta sokağa geçtik; bir 3 sene oradaydık. 4 yıldır da Demirciler Çarşısındayız.
Dedeniz Sabit Duran kimdir?
Dedemin nüfustaki ismi Mehmet Nihat aslında. Harp Okulunu bitirmesinden sonra verilen “zabit” (subay) ünvanı, Ereğli’de yaşamı boyunca “Zabit Bey” olarak adlandırılmasına yol açmış ve zaman içinde, “Sabit Bey”e dönüşmüş. Sabit dedemin babası Derviş Hüseyin Efendi, 93 Harbi döneminde Kafkaslardan göçenlerden. Fener Memuru olarak buraya yerleştirildiği söylenirdi, gerçekten de 1298 (1881) Kastamonu Salnamesinde Ereğli’ye tayin edildiğini tespit ettim. Sabit Dedem 1886 yılında Ereğli’de dünyaya geliyor. Nimet Hoca’nın talebesi olduktan sonra İstanbul’a Askeri Rüştiye’ye gidiyor ve Harp Okulunu bitirip subay oluyor. Harp Okulundayken babaannemle tanışıp evleniyorlar. Babaannem Melek Hanım’ın da ilginç bir hikayesi vardır. Notre Dame de Sion Fransiz Lisesi mezunu, Fransızca bilen, keman, piyano çalan, batı kültürüne aşina, aydın bir Cumhuriyet kadınıdır. Aslen Fatsa Yalıköy’lüdür. Babaannemin babası ya da amcası Dursun Kaptan, Deniz Kuvvetlerine yük taşıyan bir geminin kaptanı. Kasımpaşa’da önemli bir Bahriye Paşasıyla çok yakın. Paşanın da çocuğu olmadığı için “helâl süt emmiş” bir kız çocuğunu evlat edinmek istiyor. Ve böylece Fatsa-Yalıköylü Melek Hanım, Paşanın kızı olarak büyüyor. Dedem de o zaman Harbiye’de öğrenci olduğu için o şekilde tanışıp evlenmişler. Sabit Bey, Harp Okulunu bitirdiği dönemde Birinci Dünya Savaşı çıkmış ve dedem Sina-Filistin Cephesinde savaşmış. Sina cephesinde İngilizlere yenilen Osmanlı Ordusu Birinci Dünya Savaşının sonunda dağıtıldığında o dönemdeki subaylara verilen bir haktan yararlanarak Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’ye girmiş ve 1923 yılında Eczacılık Sınıfından mezun olmuş. 1924’te de babaannemle Ereğli’ye dönüp burada Memleket Eczanesi’ni açıyor.
Bir Cumhuriyet Kadını olarak Melek Hanım’ın da Ereğli’ye katkısı olmuştur muhakkak…
Melek Hanım yani Ereğlililerin “Melek Anne”si, yaşadığı dönemdeki bir çok evlilik çağına gelmiş olan genç kızın gelinliklerini dikerek, aynı zamanda Ereğli’deki “Kız Sanat Okulu”nun temelini atan kursu açarak Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki kadınlarımızın toplum hayatına dahil olmasına katkıda bulunmuş.
Memleket Eczanesi, Ereğli’nin ilk eczanesi mi?
Öyle zannediyorduk ama gene Salname araştırmasını yaparken, 1321 (1904) Kastamonu Salnamesinde Ereğli’de 3 tane eczaneden söz edildiğini görünce yıllardır yanlış bildiğimizi öğrendik. Salnamede 2 tane hususi bir de Belediye Eczanesi varlığından söz ediliyor. Kime ait olduklarıyla ilgili henüz belli bir kayıda ulaşamadım, ancak Ereğli’de o dönemde Ermeni iki eczacının İstanbul’da Ticaret Yıllıklarında geçtiğinden söz ediliyor. O tarihlerde şimdiki gibi diploma şartı aranmıyor ve eczacılık, kalfalıktan başlayıp çekirdekten yetişmeyle de yapılabiliyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında mesleği yeni kanunlarla belli bir düzene sokup bütün alaylı eczacıların eczanelerini kapatıyorlar. Sadece diploması olanları bırakıyorlar. Buradaki Rumlara ait eczaneler tahminen mübadele zamanında kapandı. Şu an Memleket Eczanesi için Zonguldak’ın en eski eczanesi diyebiliriz ama ilk eczanesi değil.
1924’ten sonra neler olmuş?
Sabit dedem 1924’ten itibaren eczacılık hizmeti vermiş ama değişik alanlarda da uğraşırmış. Fransızca bilirmiş, tarihe olan merakı sonucu Ereğli’nin tarihini araştırmaya başlamış. 1945 senesinde bir tarih kitabı yazmış. Halkevleri kurulduktan sonra “yörenizin tarihini araştırın yayınlayın” diye talimat veriliyor bu yıllarda, muhtemelen buna istinaden araştırma yapmış ve Ereğli Tarihi’ni yazmış. Bunun dışında Halkevinde aktif olarak çalışmış ve yönetiminde bulunmuş. Siyasete girmiş; Demokrat Partiyi kurup, örgütlemiş. Eczane tarihini anlatırken, babam Gökhan Bey’i de atlamamak lazım. Eczacı Gökhan Bey de sadece eczacılıkla değil özellikle basınla uğraşmış. Memleket Gazetesini yayımlamış. Ereğli’nin Şirin Ereğli’den sonra ikinci yerel gazetesi. Epey bir sene yayınladı onu babam. Sonra sanırım 90’lı yıllardı, artık uğraşamayıp rahmetli Turhan Kayalı’ya devretti. Babam da eczane ve gazete dışında siyasetle uğraştı. CHP’den Belediye Başkan vekilliği, Ruhi Bey’in vekilliğini yaptı. Meclis üyeliği yaptı uzun dönemler. 1980 sonrasında da SODEP ve SHP’de çalıştı, sonra bıraktı.
Sizin de tarih araştırmacılığınız var dedeniz gibi. Son çıkan kitabınızı biliyoruz.
Benim tarihe ilgim 2004 yılında dedemin kitabını yayınlatmak amacıyla yazdıklarının üzerine çalışmamla başladı. Tarihin tek daktilo yazımı nüshası duruyordu bende. 10 yıla yakın bir çalışmayla araştırma ve eklerle zenginleştirerek ilk cildini 700 sayfalık bir çalışma haline getirdim ama, onu hâlâ yayınlatamadık. Tarihin 2. Cildini çalışırken Kastamonu ve Bolu Salnamelerindeki dönemle ilgili bilgileri toparlamaya çalışıyordum. Gürdal Hocam (Özçakır) sağolsun, önayak oldu; biraz genişletilmiş bir araştırma olarak 2 yıllık çalışma sonunda Karadeniz Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası sponsorluğunda Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği yayını olarak ‘Kastamonu ve Bolu Salnamelerinde Ereğli’ adlı kitabım yayımlandı. Şimdi yeni kitap çalışması içindeyim ‘Seyahatnamelerde Ereğli’ diye. Gürdal Bey sağolsun otuza yakın seyyah buldu buraya gelen. Fransızca olanları ben çevirdim. İngilizceyi destek alıyoruz.
Seyahatnamelerde yabancıların gözünden ‘Ereğli’ nasıl görünüyor
1700 yılında gelen de, 1920’de gelen de hepsi, çok güzel, şahane bir kent olduğunu yazıyor. Antik Kent olması üzerinde çok duruyorlar. Zaten kentimizin konumu çok güzel bir nokta olduğu için üç bin yıldan fazladır iskan görmüş.
Son olarak Memleket Eczanesi bu yıl 92. Kuruluş yılını kutlayacak. Peki gelecek nesilde eczacılıkla ilgilenen var mı?
4. Kuşak bunu sürdürmeyi düşünüyor mu? Evet, bu yıl 92.yılımızı doldurduk. Eczanemizde farklı köşelerde geçmiş döneme ait fotoğraflara ve geçmişe ait eşya ve ilaçları sergilemeye çalışıyoruz. Bu arada çocuklardan biri sinemacı olacak. Diğeri ise Uluslararası İlişkileri bitirdi ve şu an yüksek lisans yapıyor. Açıkçası eczacılıkla işi olan yok. Bu mesleği icra eden son kuşak benim.
Sadun Bey’e mesleğindeki ve kent tarihi ile ilgili araştırma çalışmalarında başarılar diliyoruz. Umuyoruz ki daha önce yayınlanmamış bu bilgiler en kısa sürede bizimle buluşacak. Bu güzel sohbet için ayrıca teşekkürler…