İlk tohumları 1990’lı yılların başında Bodrum’da Buğday Bitkisel Ürünler Restoranı ve Doğal Yaşam Merkezi’nde atılan Buğday’ın vizyoneri ve yaratıcısı, 2 Mart 2011 yılında aramızdan ayrılan Victor Ananias’tır.
Zürih doğumlu Victor’un çocukluğu Bodrum Yalıkavak’ta toprak damlı bir köy evinde geçti. Bodrum Yarımadasında dönen son yel değirmenini babası onarttı, buğday öğüttü, ekmek yaptı. Değirmende büyüyen Victor Ananias’a göre; ‘Bir tohum yaşamın sonsuzluğunu temsil eder. Bizim tohumlar için yapabileceğimiz en büyük iş onlara sadakat göstermek, onları elimizde geleceğimizi tutuyor olmanın getirdiği sorumluluk ile saklamak, taşımak, paylaşmak, takas etmek ve sağlıklı toprakla, suyla tekrar tekrar buluşturmak olabilir ancak.’
Diğer yaşamlarla uyum içerisinde ve ekolojik bütüne saygılı bir toplum hayalini sürdürdüğü çalışmalarını dostlarıyla birlikte Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği çatısı altında 2002 yılında kurumsallaştırdı. Buğday’ın ekolojik yaşamı destekleme niyetini gerçekleştirmek için hizmet ettiği amaçlar şöyle sıralanabilir:
- Geleneksel süreçteki üretimlerin korunması, sürdürülmesi.
- İnsan gereksinimlerinin ekosistem döngülerine uyum içerisinde yeniden tanımlanması.
- Çevre ve insan sağlığına zarar vermeyen sürdürülebilir tarım yöntemlerinin yaygınlaştırılması.
- Bireyin doğa ve çevresi ile uyum içinde yaşayabilmesi, bilgilendirilmesi ve becerilerini geliştirebilmesi amacıyla faaliyet alanları yaratılması.
Kurulduğu tarihten itibaren birçok projeyi başarıyla hayata geçiren Buğday Derneği; bu projelerde doğa dostu üretim ve kullanım alışkanlıklarının geliştirilmesi yolunda model oluşturma, var olana destek olma ve ekolojik yaşam bilgisinin yaygınlaşması ilkelerinden hareket eder.
Modern insanlar olarak her geçen gün daha çok hastalıklarla iç içe yaşamaya başladık. Yediğimiz içtiğimizin sağlığımızı veya sağlıksızlığımızı doğrudan etkilediğinin artık daha çok bilincine varmaya başladık. Kentli insanın kafası karışık, gıdaya karşı güvensizlik söz konusu. Endüstriyel üretim anlayışı insan sağlığı, hayvan refahı ve ekolojik hassasiyetlerden ziyade az maliyetle fazla üretime, etik değerler yerine ticari rekabete ve daha fazla kar etmeye, niteliğe değil niceliğe odaklı. Hal böyle olunca gerçek gıdayla beslenmek isteyen kentlilerin işi oldukça zor görünüyor. En temel ihtiyacımız olan gıdanın kaynağından uzaklaşıyor; yediklerimizin nasıl, ne şartlarda, ne kadar üretileceğinin kararını başkalarına bırakıyoruz. Oysa Buğday Derneğine göre sorumluluğu elimize almak hiç de o kadar zor değil.
Tohum Takas Ağı Projesi
Buğday Derneğinin projelerinden biri olan Tohum Takas Ağı ile atalık tohumlarımızın takasının yapılması amaçlandı. ‘Bilgi ve bereket paylaştıkça çoğalır.’ düsturu üzerine inşa edilen bu proje kapsamında kurulan ekolojik pazarlarda atalık tohumlarımızın değiş tokuşu yapıldı. Bulunan tohumlar önce analize götürüldü, sonra sağlıklı doğal tohumların ekimi gerçekleştirildi. Bu proje kapsamında Adım Adım Oluşumunda Türkiye’nin bir çok farklı yerlerinde düzenlenen maratonlarda yüzlerce kişi atalık tohumların korunması için koştu.
Takasa katılmasanız bile yerel tohumlara tercihinizi kullanarak can verebilirsiniz. Yerel tohumlardan elde edilmiş gıdayı talep ederek bu tohumların ekilerek çoğalmasına destek olabilirsiniz. Kdz.Ereğli özelinde de durum maalesef Türkiye genelinden farklı değil. Pazardaki köylülerden aldığımız sebze meyvelerin çoğu halden alınıyor. Yıllar önce biz burada yetişen ürünü tercih etmekte ısrarcı olsa idik, pazarcı teyzelerimizi de halden nerede ne koşullarda yetiştiğini bilmediğimiz ürünleri almaya teşvik etmemiş olurduk. Henüz bu konuda geç kalındığını düşünmüyorum. Eskiden Kdz.Ereğli denildiğinde akla ilk gelen Osmanlı Çileği olurdu. Türkiye’nin hiçbir yerinde bu rayiha bulunamazdı. Alıcı daha az talep ettikçe daha ucuz çilekleri almaya başladıkça üretici de bunları üretmeye başladı. Artık Osmanlı Çileği nadir bulunur bir ürün. Bizim de on yıllar sonra çocuklarımıza burada bir Osmanlı Çileği olurdu diye anlatacak duruma düşmemek için elimizi taşın altına koymamız gerekiyor.
Yaşam dönüşümdür ve her şey bir tohumla başlar. Haydi siz de dönüşüme destek verin; bir tohum atın, atalık tohumlarınızı bulun, ekin, ekimine destek olun, paylaşın, takas edin, talep edin…
Doğa Dostu Kent Bahçeleri Projesi
Buğday Derneği olarak sorumluluğu elimize almanın ve üretim sürecine bir yerinden dahil olmanın ne kadar kolay olduğunu göstermek için imece bahçelerini hep beraber kurmaya kentlerde ekolojik dönüşüm tohumlarını saçmaya niyet ettiler ve gelecek nesilleri önemsedikleri için projenin ilk adımı kampüslerde başlandı.
Tohumlar Kampüse kampanyası öncelikle, 2014’te devlet üniversitelerine proje tanıtımı ve çağrılarla başladı. Projeye başvuran ve üniversite yönetiminden alan tahsisi ve gerekli izinleri alarak Buğday Derneği’ne gönderen Devlet Üniversiteleri Kampüsleri için Adım Adım Oluşumu ile yapılan ortak çalışma Üniversitelerde kurulan bostan ve bahçelerin gelişmesine ve ürün edilmesini sağladı. Hatta ilk senenin önemli hedeflerinden olan Atalık/Yerel tohumlardan yetiştirilen ürünlerden bir sonraki sezon ekim/dikimi için tohumluk bile alındı. Mersin Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, O.D.T.Ü ve İ.T.Ü Taşkışla yerleşkelerinde başlatılan proje, 15 Kasım 2015’te koşulan İstanbul Avrasya Maratonu’nda, yine Adım Adım koşucularının destekleriyle 4 devlet üniversitesi kampüsünün daha projeye katılmasıyla başarıyla sürdürülmektedir: İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi. Hedef ise 20 devlet üniversitesi yerleşkesi.
% 100 Ekolojik Pazar Projesi
Buğday Derneği hem organik ürüne güveni sağlamak ve tüketicinin hakkını savunmak hem de üreticiler arası haksız rekabetin önüne geçmek için; Bakırköy, Beylikdüzü, Kartal, Şişli, Seferhisar Belediyeleri gibi Yerel Yönetimlerle işbirliği ile açtıkları % 100 ekolojik pazarlarda bugüne kadar 120 analizde, 91 farklı üreticinin 192 farklı ürününe zirai ilaç kalıntı analizi yaptırdı.Aynı zamanda pazarlardaki tüm ürünlere ait sertifikalar, irsaliye ve faturalar denetleniyor, tüm ürün giriş çıkışı kayıt altına alınıyor ve sertifika veren kuruluşlara bildiriliyor. Böylece organik tarımda temel prensip olan izlenebilirlik sağlanıyor ve art niyetli bir üreticinin satış miktarının hasat miktarını aşması mümkün olmuyor. Buğday Derneği %100 Ekolojik Pazarlara katılan aracı esnafın da stoklarını takip ediyor, belirli aralıklarla depo denetimleri yapıyor.
TATUTA Projesi
Buğday Derneği tarafından yürütülen “Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi ve Gönüllü Bilgi, Tecrübe Takası” projesinin kısa adıdır.
Tatuta projesinin ana amacı Türkiye’deki ekolojik tarım ile geçinen çiftçi ailelerine mali, gönüllü işgücü ve/veya bilgi desteği sağlayarak ekolojik tarımı teşvik etmek ve sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Projede, ekolojik üretimin teknik, pazarlama, sosyal, çevresel vs. boyutlarında bilgi/ilgi sahibi kişilerin, çiftlik ve işletmelerde bilgi, deneyim ve/veya işgüçlerini paylaşırken yiyecek, içecek ve barınma ihtiyaçları çiftlik tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca, gönüllüler hem sosyal bir kaynaşmaya hem de yereldeki gerçek tecrübeye ve bu tecrübeye dayalı bilgiye ulaşıyorlar.
Buğday’ın Türkiye örgütü ve tam üyesi olduğu ECEAT (European Center for Eco-AgroTourism / Avrupa Ekolojik Tarım Turizmi Merkezi) ve WWOOF (Willing Workers on Organic Farms / Ekolojik Çiftliklerde Gönüllü İşçiler) örgütleriyle işbirliği yapılarak yurt dışı tanıtım desteği sağlanıyor. TATUTA çiftlikleri ve ziyaretçiler veya gönüllüler arasında eşleştirmeyi yapılması ve tüm rezervasyon işlemleri için 2006 yılı içinde yapılan anlaşma doğrultusunda Gençtur’a aktarılmıştır. 2003’de 25 çiftlikte başlayan proje, bugün 80’den fazla çiftlikle devam ediyor.
TaTuTa sistemi iki yönlü işliyor:
Bu projeye dahil olmak için iki yol var. Birincisi Gönüllü olup işgücü, bilgi ve/ veya tecrübe desteği sağlayarak çiftlikte gönüllü olarak çalışılır. Çalışma karşılığında gönüllünün konaklama ve yemek ihtiyaçları çiftlik tarafından karşılanır. Gönüllü Bilgi ve Tecrübe Takası, ekolojik tarım ile geçinen çiftçi ve işletmeleri, bu konuda bilgili, deneyimli ve ilgi sahibi kişilerle arazide bir araya getirerek bilgi ve tecrübe değiş-tokuşunu sağlıyor. Ekolojik üretimin teknik, pazarlama, sosyal, çevresel boyutlarında bilgi/ilgi sahibi kişiler bu ziyaretlerde bilgi, deneyim ve/ veya iş güçlerini paylaşırken, onların yiyecek, içecek ve barınma ihtiyaçları çiftlik tarafından karşılanıyor. Ayrıca, gönüllüler hem sosyal bir kaynaşmaya hem de yereldeki gerçek deneyime dayalı bilgiye ulaşabiliyorlar.