Türk Dil Kurumu, dilimize İtalyanca “Marca” kelimesinden geçmiş olan markayı “Bir ticari malı, herhangi bir nesneyi tanıtmaya, benzerinden ayırmaya yarayan özel ad veya işaret” olarak tanımlıyor.[1]. “Marka” aslında bir işletmenin ürettiği ya da sattığı mal ve hizmetleri diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılan her türlü; sözcük, şekil, renk, harf, sayı, sesler, hareket, koku veya ambalajdan ibaret olabilen işaret anlamına geliyor.
Tüketiciye özgü ve güçlü algılar geliştirme ve tüketicinin bunu benimseme sürecini ise markalaşma olarak tanımlamak mümkün. Elbette bu, dünyada rekabet gücünü artıracak bir unsur ve markanın bulunduğu ülkeye olan güveni de arttıracak etkisi bulunuyor. Günümüzde, dijitalleşme ile genişleyen pazarda itibar sahibi olmak için, sunmuş olduğu hizmetleri çeşitlendirmek isteyen işletmeler için markalaşma stratejik bir değer.
Türkiye’de de çok uzun yıllardır hayatımızda olan, değerlerini koruyan hatta değer katan markalar bulunuyor. Bir ürünü insanlar tarafından tercih edilen bir marka haline getirmek elbette büyük bir başarı ama belki de daha kıymetli ve paha biçilmez olanı bu markayı 100 yıldır büyük bir emekle sürdürebilmek ve koruyabilmek.
Şöyle bir düşündüğünüzde; her yaştan insana sorsanız, kolonya dediğimizde Eyüp Sabri Tuncer gelir aklına… Ya da helva canınız çektiğinde Koska lezzetini anımsarsınız, öyle değil mi?
İşte, Yüzyıllık Markalar Derneği de yüz yılını doldurmuş bu ve bunun gibi değerli markaları bir araya getirmek ve gelecek nesillere birlikte aktarılmasını sağlamak için 2012 yılında kurulmuş. Derneği kurma fikri, 2010 yılında Ece Ajandası’nın 100.yıl kutlamaları sırasında, kuruluşu yüzyılı geçmiş markaları bir araya getirmek ve birbirlerine destek olmaları fikriyle ortaya çıkmış.
Dernek, Osmanlı İmparatorluğu döneminden Cumhuriyet’in kurulması ve günümüze kadar ticari, ekonomik (ve kültürel) hayatın merkezinde yer alan değerli markaların, yüz yıldır yaşattıkları ortak değerlere sahip çıkarak ortak bir platformda buluşmaları, gelecek yüz yıllarını Türkiye’nin geleceği ile birlikte şekillendirerek markalaşma süreçlerini korumak, geliştirmek, gelecek nesillere tek elden aktarmak için bir araya gelmeleri ile oluşmuştur.
Kurulduğu günden itibaren en temelde araştırma projeleri yürüten dernek, Yüzyıllık Markaların Başarı Faktörleri adındaki bir projeyi Akbank ve Sabancı Vakfı işbirliği ile gerçekleştirmiş. Tarih Vakfı ile Yüzyıllık Hikayeler adında bir araştırma projesi sürdüren dernek, bütün üye markaları ile yüz yüze görüşerek; geniş bir literatür ve arşiv taramasının ardından, hepsinin hikayelerini bu belgeler üzerinde yeniden düzenlemiş. Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı şu an Engin Tuncer (Eyüp Sabri Tuncer).
Yüzyıllık Markalar Derneği Yönetim Kurulu üyesi Asude Alkaylı, bütün bu bilgilerin açık kaynak olduğunu ve üniversitelerde yada çeşitli alanlarda araştırma yapan, bu tür konulara ilgisi olanların bu bilgilerden faydanabileceğini belirtiyor. Dernek yetkilileri aynı zamanda çeşitli üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına konuşmalara katılıyorlar ve pazarlama üzerine konuşmalar gerçekleştiriyorlar. Önümüzdeki dönemlerde konuyla ilgili sergiler de açmayı düşünen derneğin en özel hayali ise bir marka müzesi kurmak.
Afitap, Bebek Badem Ezmesi, Bomonti, Cemilzade, Ece Ajandası, Emgen Optik, Karaköy Güllüoğlu, Hafız Mustafa, Hamamcıoğlu, İlancılık Reklam Ajansı, Konyalı Restaurant, Komili Zeytinyağı, Koska, Koska Helvacısı, Manisalı Gıda, Pandeli, Petek Saraciye, Şekercioğlu, Tevfik Aydın Saat, Uludağ Maden Suyu, Vefa Bozacısı ve Yeni Asır gibi markaların kurucu üye olduğu ve şu an 34 üyesi bulunan dernek, 100 yıldır faaliyetine devam eden tüm markaları üye olarak aralarında görmeyi ümit ediyor.
Yüzyıllık Markalar Derneği için hazırlanan tanıtım filminde karşılaştığımız bu cümleler adeta konunun ne kadar anlamlı ve özel olduğunu bizlere özetlemiş…
Varlıkları yüzyılı aşan markalarımız var. Damaklarımızda kuşaktan kuşağa uzanan benzersiz tatlar bıraktılar. Geçmişten günümüze nice nice konuklar ağırladılar. Kimileri yılları markaya çevirdiler, kimileri markalar yaratarak marka oldular. Modaya ayak uydurmanın ötesinde, kendi modalarını yarattılar. Haklarını teslim edelim, geçmişin izlerini ve o saf kokusunu bugüne taşıdıkları kadar, geleceğin yolunu açanlar da onlar. Bugün çok iyi görüyoruz ki zamanı değere dönüştüren bu markalardan her biri hayatımızın vazgeçilmezi. Ve şimdi hepsi geleceğe çok daha güçlü yürümek için bir aradalar. geçmişi anlatarak bugünü anlamamızı sağlıyor ve değerlerimizi geleceğe taşıyorlar. Çünkü her ülke, markaları ile markalaşır.