Prof. Dr. Özlem Koray – Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi
Covid 19 virüsünün yol açtığı salgın bir yılı aşkın bir süredir bütün dünya ülkelerinin en önemli gündem maddesi haline gelmiş ve yarattığı sağlık sorununun yanı sıra ekonomi, eğitim, sosyal alanlarda pek çok başka soruna yol açmıştır. Günden güne artan vakalar ve gerçekleşen ölümler neticesinde, birçok ülkede toplu yapılan bütün etkinlikler iptal edilmiş ve virüsün bulaşıcılığını azaltmak için sosyal mesafe ve hijyen önlemlerinin alınması gerektiği bilgisi, bütün toplumla paylaşılmıştır. Virüs yayılımının 2019 Aralık ayında başlaması ve 2020 Mart ayında “pandemi” ilan edilmesiyle beraber, “eğitim” alanında da ne gibi önlemler alınması gerektiği sorgulanmış ve her ülke kendi eylem planını hazırlama yoluna gitmiştir. Öncelikle virüs yayılımını öğrenciler ve öğretmenler arasında engellemek amacıyla, yüz yüze eğitime ara verilerek, okulları kapatma yolu tercih edilmiştir.
Ancak pandeminin kısa sürede sona ermeyeceği anlaşıldığı için, eğitim alanındaki krizin etkilerini hafifletmek ve gelecekte yaşanabilecek problemleri engelleyebilmek adına uzaktan eğitime geçmek en etkili çözüm yolu olarak değerlendirilmiştir. Ani başlayan salgın sürecinde eğitimin bütün öğrenciler için kesintisiz devam edebilmesi adına, en uygun çözüm olarak değerlendirilen uzaktan eğitim; öğrenci ve öğretmenlerin aynı zaman diliminde farklı mekânlarda olduğu bir ortamda, farklı teknolojik imkânlarla birlikte uygun öğretim yöntemlerinin kullanılmasıyla öğrenmenin gerçekleştirilmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Uzaktan eğitim, pandeminin ilk başladığı dönemlerde öğrenci ve öğretmenler için yabancı bir kavram iken, şu an gelinen noktada fazlasıyla denenmiş, artıları ve eksileri uygulamalar bağlamında ortaya konmuş bir modeldir. Pandemiden önceki dönemde bilgisayar, internet gibi iletişim teknolojisi araçlarının yaygınlaşması ile yüz yüze eğitimi destekler nitelikteki kullanımı “verimli” olarak değerlendirilen bu modelin, pandemiyle birlikte tamamen uzaktan eğitime geçiş sürecinde öğrenci ve öğretmenler için olumsuz yönleri ön plana çıkmaktadır.
Uzaktan eğitim süreci uzadıkça; etkileşimin sınırlı olduğu canlı ders saatleri, sosyallikten uzak tekdüze fiziksel ortamlar ve sonuçlarının güvenilirliği tartışmalı online sınavlar, öğrenciler açısından olumsuzluklar taşımaktadır. Bu olumsuzluklardan sadece öğrenciler değil, öğretmenler de rahatsızdırlar ve öğrencilerine daha fazla yararlı olamadıkları ve mesleklerini tam olarak yapamadıkları için endişe içerisindedirler. Pandemi sürecinde ve sonrasında öğrenciler açısından öğrenme kayıpları olacağı açıktır, ancak bu öğrenme kayıplarını en az düzeyde tutmak, onların öğrenmeye karşı motivasyonlarını kaybetmemelerini sağlamak ve psikolojilerinin pandemiden olumsuz etkilenmesini önlemek için öğretmenler tarafından bir dizi önlem alınabilir. Bunlar: Öncelikle öğrenciler virüs yayılımı ve pandeminin ne olduğunun ve bunun geçici bir süreç olduğunun bilincinde olmalıdırlar. Bu kapsamda güvenilir bilgi kaynaklarına dayalı olarak öğrencilerin anlayacağı şekilde açıklamalar yapılabilir.
Uzaktan eğitim öğrencilerin kendi hızlarına göre öğrenebilmelerine imkân verecek bir model olarak kurgulanmıştır. Bu yüzden canlı ders saatlerini arttırmak yerine, öğrencilerin kritik öneme sahip bilgileri tekrar etmelerini sağlayacak, kendi hızlarına ve öğrenme stillerine göre öğrenmelerine yardımcı olacak görevler verilebilir.
Öğrencilerin uzaktan eğitim sürecinde öğrenme motivasyonlarını canlı tutabilmek için konular tekdüze şekilde sunulmak yerine, ilgi çekici materyal ve yöntemlerle işlenebilir. İnternet ortamı pek çok konu açısından materyal zenginliğine sahiptir. Öğrencilerin uzaktan eğitimde sosyalleşmesine de imkân tanınabilir. Verilecek proje ödevleriyle iletişim araçlarını kullanarak bir araya gelmeleri sağlanabilir, ortaya çıkacak üründe her birinin bir payı olduğu duygusu onları öğrenmeye karşı motive edebilir. Uzaktan eğitimde öğrenciler teknolojik araçlarla fazlaca meşgul olmakta, uzun süre ekrana bakmaktadırlar. Bu noktada işlenen konular temelinde bazı proje ödevleri teknolojik araç ve ortam gerektirmeyecek şekilde istenebilir.
Uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerin sahip olması gereken en temel yeterliliklerin birisi de özdenetimdir. Özdenetim aslında bireyin otokontrol mekanizmasını harekete geçirmesi, yaptıklarının bilincinde olması anlamına gelmektedir. Öğrencilerin özdenetimli olmaları için onlara rutin sorumluluklar verilebilir ve bu sorumlulukları yerine getirmelerinin niçin gerekli olduğu onlara açıklanabilir. Pandemi süreci zorunlu olarak iletişim araçlarının çok fazla kullanılmasını gerektiren bir ortam yaratmıştır. Ancak bu durum teknoloji bağımlılığı yaratma anlamında olumsuzluklar taşımaktadır. Teknoloji bağımlılığının ne olduğu ve bireylerde ne gibi olumsuzluklar yaratacağı konusunda öğrenci ve veliler sık sık bilinçlendirilebilir.
Uzaktan eğitimde “zaman yönetimi” konusu ayrı bir öneme sahiptir. Bu süreçte zamanını etkili kullanan bireyler, pandeminin getirdiği olumsuzlukları, performanslarını arttırmak için kullanabilirler. Öğrenciler zaman yönetimi konusunda eğitilirse, pek çok konuda kendilerini yetiştirebilecekleri gibi, hobileri ile uğraşarak eğlenebilecekleri ortamları da oluşturabilirler. Pandemi süreci her ne kadar sıkıntılı bir süreç olsa da, bazılarımız için gerçek bir öğrenme deneyimi niteliğindedir. Zor süreçleri başarılı bir şekilde geçiren bireyler, ileride yaşayacakları engelleri aşma konusunda daha deneyimli ve kendilerine güvenli olacaklardır. Gelecekte yaşayacağımız pek çok başka küresel problem düşünüldüğünde, iyi yetişmiş, azimli ve sabırlı bireylere ihtiyaç duyacağımız aşikârdır.
“Her karanlık tünelin sonunda bir gün mutlaka gün ışığı görünür, önemli olan bunun bilincinde olarak yılmadan, umutla devam edebilmektir.”