Özge Kayhan Özen – Diyetisyen
Kış aylarından yaza geçerken biz kadınların en büyük dertlerinden biri kış kilolarıdır. Baharda daha hafif kıyafetler denenmeye başlar, kışlık hırkalar rafa kalkar. Aynada görünür bize nereden geldiği belli olmayan K’ lar. Siz deyin kalça; ben diyeyim kalori. İkisi de can sıkıcı. Ne yapsak? Hemen Google açar bir bakarız son trend diyetler neler? Ünlüler nasıl zayıflamış. Hop bir reklam düşer önümüze sadece limonlu su içerek ayda 8 kilo verin diye. Bu sefer ona inanır dökeriz paraları. İnanma ihtiyacımız zaten millet olarak bu kadar fazla iken, her bulduğumuz yeşil dala tutunacak iken her gördüğümüz reçeteyi de sahici sanıyoruz. Sofralar değişir, alışverişler değişir, menüler hazırlanır, spor yapmaya çalışılır, su şişeleri doldurulur. Başlar her gün tartıyı ziyaretler. Arkadan ikinci gün komşudan bir poğaça, arkadaştan bir kurabiye, eşin gelirken bir bakmışsın tatlı almış gelmiş. Ee ne olacak şimdi?
Diyetteyim ben diren! Olmaz. Mutfağa girip çıkarsın gözün tabakta kalır. Aklını zaten buzdolabının içinde unuttun. Nasıl dirensin şimdi bu kız. Kendini dinlersin toksun ama canın tatlı çekiyor işte dayanamazsın. Bugün yiyeyim de yarından itibaren başka yok dersin bir güzelde ikna edersin kendini. Hop 3 dakika sürmez tatlıyı yemen. Sonra gelsin pişmanlık, üzerine su içmeler, yeşil çay yapmalar, ertesi sabah kahvaltı atlamalar. Ee noldu şimdi diyetteydik?
Kendi başıma beceremiyorum diyetisyene gidip profesyonel destek almalıyım diye düşündün. Baktın araştırdın buldun en sempatik olanını 🙂 randevuyu aldın. Önüne koyduk bir diyet listesi. 2 gün 3 gün 5 gün her şey harika. Kendini iyi hissediyorsun, hafifledin. Baktın aynada şöyle kendine ‘kızım sen yaparsın bu işi, yazın giyeceğim o bikinileri’ dedin. Geldi haftasonuu. Diyet listesi bozuldu, damacanayı bitiren sen 2 bardağı zor içtin. Çocuklara da haftasonu diye yaptın pancake mis gibi Pazar kahvaltısı. Ruhun doydu, bedenin doydu.
Peki bu senaryo hiç mi değişmez?
Değişir..
Sırrını veriyorum hazır mısın?
Sen değişirsen bedenin de değişir.
Önce aynadaki seni seveceksin. Ömrün boyunca içinde yaşadığın bedeninden şikayet etmeyeceksin. Kime göre güzel, kime göre çirkin? Kim karar veriyor buna? Sen karar vereceksin. Diyetisyenler yayınladığı en kısa sürede en fazla kilo verme yarışını senin için değil kendileri için yapıyorlar. Senin en çok ihtiyacın olan umudundan yakalamak için. Öncesi- sonrası fotoğraflarından çok daha fazlasısın. Rakamlarla ölçülemeyecek kadar değerlisin. Bana gelen danışanlarım kaç kilo olmam gerekiyor diye soruyorlar. Onlara önce resmi kurumların belirlediği aralıklar arasında olmaları gerektiğini çünkü sağlık kavramını içinde barındırdığını anlatıyorum. Sonra da sen hangi kilo da kendini mutlu, rahat hissediyorsan o rakam senin olman gereken kilo işte diyorum. Üç aşağısı beş yukarısı bize dokunmaz. Kilo bir sağlık göstergesidir. Ve tüm bilinenlerin aksine sebep değil bazen bir sonuçtur.
İyi yaşamın gerektirdiği şeyler içinse çabalamalısın. Hedonik açlıklara, duygusal yemelere izin vermemelisin.
Vücudunu değiştirmek mi istiyorsun?
Hayatını değiştirmelisin. Diyet listeni çöpe attıktan sonra eski sen olursan biz başaramamışız demektir. Gerçekten öğrenilmiş hiçbir şeyi kolay kolay unutmaz, bırakmaz insan. Bedeninizi besleyin. Özdeğer üzerine çalışın, okuyun, düşünün. İçiniz size ne söylüyor dinleyin. Sezgilerinize güvenin. Bedeninize saygı duyun. Bütüncül bir özbakım yapın. Doğruları siz belirleyin. Güzeli de; çirkini de.
Kendinize bir kahve koyun..
Gülümseyin..